Bir önceki “Kuşaklar Arası Farklılık ve Girişimcilik” başlıklı yazımızla birlikte girişimcilik tarihinde bir zaman yolculuğuna çıkmıştık. Aslında bu yolculuk, girişimcilik perspektifinden zamanın ruhuna yapılan bir yolculuktu. Bir önceki yazıyı kısaca hatırlayıp yolculuğumuza Y kuşağıyla devam edelim…
İnsanlık tarihi son 100 yılda köklü değişikliklerden geçti. 1800’lü yılların sonlarına doğru elektriğin bulunması ile insan hayatında hızlı ve radikal bir değişim süreci başladı. Aslında bu süreç insanlığın potansiyelinin bir sonraki evresine erişmesiydi . Sessiz Kuşak diye adlandırılan savaş kuşağı ve Baby Boomer kuşakları insanlığın milyonlarca yıllık tarihi boyunca yaşamadığı acılara ve keşiflere şahit oldular… Bu gelişmeler insan ömrünün uzamasından, yaşam kalitemize kadar sosyal, kültürel, ekonomi gibi pek çok alanda yaşam tarzımıza yansıdı.
İcadının üstünden sadece 30 yıl geçen ancak son 10 yıldır günlük hayatımızın her aşamasına giren internet ile birlikte insan ilişkilerimiz, iş hayatımız ve sosyal hayatımız köklü değişiklikler yaşamaya başladı. Hayatımıza tam da Y kuşağı ile giren internet ve onsuz bir yaşamın nasıl olduğunu hayal bile edemeyen Z kuşağı yaşamlarımızın ilerleyen dönemde çok daha farklı olacağının sinyallerini şimdiden vermeye başladılar bile.
Y kuşağı; özel hayatını her şeyin üstünde tutan, fazla çalışmaktan hoşlanmayan, çalışma saatlerini kendilerinin belirlemek istediği ancak buna karşılık hızlı tüketen ve tatminsiz bir nesil olarak değerlendiriliyor.
1980 – 2000 yılları arasında doğan en yaşlısı 36 en genci 16 yaşında olan Y kuşağı, bu negatif özelliklerinin yanında teknolojiyi çok iyi kullanan, bu sayede kendi nesli ile iletişimi çok kuvvetli olan, özgüveni yüksek ve oldukça girişimci bir nesil olarak da değerlendirilebilir.
Şimdiden girişimcilik konusunda tabuları yıkmış durumdalar. Dünyanın sayılı zenginleri arasına her geçen gün bir yenisi dahil olurken, kuşaklardır aile varlıklarını çok uluslu şirketlerle devam ettiren köklü zenginlerin sıralamasını da değiştirecek gibi görünüyorlar.
Y kuşağının en popüler girişimcilerinden biri olan Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg 1984 doğumlu… Mesleği bilgisayar programcılığı olan Mark; diş hekimi baba ve psikiyatrist annenin tek çocuğu. Harward üniversitesinde okurken okulların en yakışıklı ve en güzellerinin seçildiği facemash.com u kurdu. Ancak siteyi kurarken öğrencilerin resimlerine ulaşmak için okulun veri tabanını hackleyince okuldan atıldı. Şu anda 48,2 milyar dolarlık kişisel serveti ile dünyanın en zenginleri listesinde.
Instagram’ın kurucusu Kevin Systrom, Firefox kurucusu Blake Ross, 15 yaşında ilk IOS uygulamasını yaratarak satan Nick D’alore ve pek çoklarını saymamız mümkün.
Türkiye’de de internet girişimcileri giderek artmakta ve bunlarının pek çoğunun Y kuşağı olduğunu gözlemliyoruz.
Gelelim Z kuşağının karakteristik özelliklerine… Bu kuşağa geçtiğimiz günlerde yaşanan bir örnekle giriş yapmak istiyorum.
İngiltere’de üç yaşındaki bir çocuk evdeki bilgisayardan İnternete girdi ve pembe bir araba satın almayı başardı. Annesinin eBay şifresini açık bırakmasını fırsat bilen minik Jack, her gün oynadığı bilgisayardan “Onu al” butonuna bastı. Yaklaşık 26 bin TL’lik pembe renkli Nissan Figaro marka aracın ödemesini yaptı. Jack’in annesi Rachael (36), televizyonlara yaptığı açıklamada, oğlunun bilgisayarı çok iyi kullandığını söyledi ama “Bir araba satın alabileceği hiç aklıma gelmezdi” diyerek şaşkınlığını ifade etti.
Bir örnekte ben vermek istiyorum. Bir arkadaşımın 2,5 yaşındaki kızı Youtube’dan Çinli çizgifilm karakteri buluyor ve sürekli onu seyretmek istiyor. Daha yeni yeni konuşmaya başlayan küçük kızımızın ilk kelimelerinden birisi bu Çinli çizgi film kahramanının ismi. Ayrıca anne ve baba arada Çince kelimeler kullandığını da söylüyorlar.
Bu örneklerde de gördüğümüz gibi şimdiki çocuklar hiçte bizim çocukluğumuzdaki gibi değiller.
Evet evet çok ilginç bir kuşak geliyor! Karşımızda Z kuşağı… 2000 yılından sonra doğan kuşak. Şimdiden kendilerinden birçok şey öğrenmeye başladık. Hatta yakın zamanda okuduğum bir makale diyor ki insanlık tarihi boyunca ilk defa çocuklar bir konuda anne ve babalarından çok daha bilgililer… Bu bile yakın tarihimizde farklı şeylerin olacağının bizlere güzel bir göstergesi.
Teknolojiyle iç içe büyüyen bu çocuklar zamanın ve bilginin hızına çok kolay adapte olabilmeleriyle dikkat çekiyor. İç dünyaları diğer kuşaklara göre oldukça farklı. Kendi kendine eğitim odaklı, bağımsız yaratıcılıkları yüksek bir nesil. Sosyal iletişimleri çok yüksek, internet ile coğrafi sınırlar kalkmış durumda ve global düşünme yeteneğine sahipler. Yani kendilerini dünya vatandaşı olarak görüyorlar.
Basit düşünme yeteneğine sahipler o nedenle yapmaları gereken her şeyi sorguluyorlar. Bu nedenle ilerleyen yıllarda iş yaşantısını değiştirecek gibi görünüyorlar. Şimdiden iş yaşantısında giyim tarzından konuşma üslubuna, iş saatlerinden iş yapış şekillerine kadar pek çok tabuyu yıkmak isteyen ve kendilerine has bir tarz gösteren Y kuşağı ağabey ve ablaları bu konularda Z kuşağının önünü açıyor.
Görüldüğü üzere zamanın ruhunun ibresi nereyi gösterirse kuşaklar da o yöne doğru bir devinim içerisindeler. Dahası zamanın ruhunu değiştiren de bundan etkilenen de aynı insanlar… Yeni nesiller giderek bunun farkındalığını daha çok kazanıyor olacaklar ki süreç tek bir kişinin tüm dünyayı değiştirebilme potansiyeline doğru evriliyor. Nitekim şimdiye kadarki kuşakların içerisinde en büyük girişimcilik özelliklerini taşıyan Y ve Z kuşakları gibi görünüyor… Çünkü kısa zamanda büyük işler yapabilme yeteneklerine sahipler ve bunu da dünyanın dinamiklerine hakim olmalarına borçlular. Eğer dünyayı değiştirebilme potansiyelinizin farkındaysanız ve buna inanıyorsanız, yapabilirsiniz… Eğer ebeveynleri de bu çiçeği burnunda kuşakları çok iyi anlayıp güzel yönlendirebilirlerse önümüzdeki dönemde girişimciliğin ülkemizde ve dünyada arzu edilen noktaya geleceğine inanıyorum.