Sanat uzun, hayat kısa, fırsat kaçıcı, deneyim aldatıcı, karar zor!

Sözün sahibi Hipokrat. Bundan tam 2500 yıl önce… Hala hiçbir şey değişmiş değil! Bazen durup, bir soluk alıp

Sözün sahibi Hipokrat. Bundan tam 2500 yıl önce…

Hala hiçbir şey değişmiş değil!

Bazen durup, bir soluk alıp geriye dönüp bakmaya ihtiyacımız var. Kâh tarihimizden kâh kendi geçmişimizden öğreneceğimiz çok şey var ama maalesef insanoğlu hatalarından ders alamıyor. En başta da “ben oldum” yanılgısına kapılıyor. Tıpkı 1899 yılında Amerikan Patent Bürosu başkanı Charles Duell’in yaptığı tarihi gaftaki gibi: “Artık bilimin bulabileceği bir şey kalmadı, bilim bu noktada tıkandı. Bulabileceğimiz her şeyi bulduk ve bize artık gerek yok.” Oysa bilim henüz yeni başlıyordu… Hipokrat da buna işaret etmiş ve sanat derken tıp, bilim ve sanatı birlikte kastetmiş. Bilimde bir arpa boyu kadar yol aldık gibi ama insanlık adına alınacak daha çok ders, kat edilecek çok yol var. Hele ki sanat, zanaat uzun ve sonsuz…

Buna karşın hayat kısa…

Yapacak çok iş var. Hepimiz soralım kendimize peki biz ne yapıyoruz?

Kendimizi sorgulamamızın vakti geldi de geçiyor… Hayatımızdaki pek çok şeyden mutsuzuz, kimimiz işinden, kimimiz sağlığından kimimiz yaşantısından kimimiz dış etkenlerden… Tam olarak ne istediğimizi bile bilmiyoruz bu hengâmede.

Peki, bunun için sen ne yapıyorsun?

Hala yapacak çok şey var ve hala hayatı bir ucundan yakalama şansın var. Okuyacak çok kitap, öğrenilecek çok bilgi, görülecek çok şey var.

Sabah kalkıyorsun yüzünü yıkıyorsun ya… Öyle yüzüne su çarpma diyor üstat Can Yücel. Adam akıllı yıka yüzünü serin serin…

Sonra da diyor ki;

Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.

Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart.
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine

Bak güzelim kahvaltının keyfine…
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis.
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.

Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, hatta daha da eskiden
Yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, ohhh şöyle bir hafifle…

Biraz şiir kat hayatına mesela, ya da bir tiyatroya git yok o da mı olmadı sinemaya ne dersin?

Evet, hayat kısa. Bir düşünelim hayatımızın çoğu; nerede geçiyor? Sizin de benim gibi işte mi yoksa?

Bir başka üstad Pablo Neruda’ya kulak verelim;

Yavaş yavaş ölürler,

Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler…

Oturalım ve bir düşünelim şimdi bugün hayatımda ne fark yaratabilirim diye? Ya da işimde? Hemen hiddetlenmeyin bu vakitten sonra iş mi değiştireceğim diye…

İşini değiştirmezsin ama iş yapış şeklini değiştirebilirsin belki… Daha fazlasını, daha farklısını yapabilirsin. Keşfedilecek her şey henüz keşfedilmedi. Karar vermek zor ama fırsat da kaçıcı…

Bu hayatta hiçbir şey imkânsız değil, hiçbir şey için çok geç de değil…

Yeter ki sen iste!

Çünkü unutma:

Hayat kısa, fırsat nadir, deneyim aldatıcı, karar vermek zor, sanat uzun…

http://www.guncelkadin.com.tr/gulcin_guloglu_sanat_uzun_hayat_kisa_firsat_kacici_deneyim_aldatici_karar_zor-l-1-sayfa_id-676-y-678-id2-12481

Pin It