Girişimcilik ile ilgili aylardır yazıyorum ve çevremden gelen yorumlardan bazıları şu yönde: “Girişimcilik iyi güzel de hani para?” Girişimci olmanın ön şartının para olduğunun düşünülmesi aslında bir öğrenilmiş çaresizlik örneği.
Bu algıyı kırmak için önce girişimciliği iyi tanımlamak gerekiyor.
Girişimcilik en basit şekliyle, kişinin kendi işini kurmasıdır. Ama bu işi başarılı noktaya getirmek için “girişimci” dediğimiz kişinin özelliklerine sahip olması gerekiyor. Hemen herkes kendi işinin sahibi olmak ister; ama başaranların küçük bir kısmı oluşturduğunu biliyoruz. En beğendiğim girişimcilik tanımlarından birisi ise Apple tarafından yapılmış; “Eski kuralları, çağdaş yeniliklerle yorumlayan ve aksiyona geçiren beceri.” Ya da başka bir tanıma göre: “Hızla alınan karar sonucu, derinlemesine düşünülen bir planın ardından, beklemeden girişim yapandır.”
Yani risk almak ve aksiyona geçmek girişimci olmanın ön koşulu olarak görünüyor ama cahil cesaretiyle alınan bir risk değil, planlanmış ve ön görülebilir bir risk. Elbette girişimcinin başka pek çok özelliği var, daha önceki yazılarımda tüm bu özellikleri listelemiştim ama bu yazımızda girişimcinin risk alabilen yanına ve yukarıda da bahsettiğim girişimci olmak için gereken kaynak sorununa değineceğim.
Öncelikle… Kaynak bulmak düşünüldüğü kadar zor değil. Aksine hem devlet hem de özel kuruluşlar tarafından özellikle son yıllarda girişimciler giderek daha fazla desteklenmeye başlandı. Bu teşviklerin ortak yanı ise tam da girişimcilik tanımında bahsi geçen planlanarak alınan riske yönelik destek vermesi. Tüm hibe ve kredi programları girişimciden işini planlamasını ve projelendirmesini istiyor. Böylece girişimci henüz işini kurmadan kağıt üstünde tüm giderlerini, gelirlerini, olası risklerini ve avantajlarını hesaplayarak ön görebiliyor. Bundan sonraki aşama ise yaptığı plan doğrultusunda risk alarak aksiyona geçmek. Ardından teşvikler destekler bir şekilde akmaya başlıyor zaten.
Dediğim gibi girişimcilik hakkındaki genel kanı: “Fikrim var ama param yok.” şeklinde. Oysa çok fazla kaynak var. Önemli olan ne kadar araştırdığımız. Girişimciliğe verilen kaynakların nasıl araştırılacağını bilmek bile aslında bir girişimcilik vasfı. İnternet bu konuda inanılmaz bir kolaylık ama onu da kullanmayı bilmek gerekiyor. 15 yıl kadar önce henüz arama motorları bu denli sükse yapmamışken okuduğum yabancı makalelerde ve gitiiğim girişimcilik zirvelerinde “Melek Yatırımcı” kavramıyla tanışmıştım. Melek yatırımcılar hakkında bilgi almak için o dönemlerde çok fazla zaman ve emek harcamam gerekmişti. Hatta o zaman Türkiye için oldukça ütopik olan bu kavram günümüzde oldukça yaygın gerçekten çok iyi bir projeniz varsa artık bu melek yatırımcılara tek tıkla ulaşmak mümkün. Ama her şeyden önce melek yatırımcı diye bir kavramın olduğunu bilmek gerekiyor ki şu an öğrendiniz ve artık internette arattırabilirsiniz. Belki de bilmediğiniz daha pek çok girişimci teşvik modelleri var. Bunlara erişmek için önce araştırma konusunda istekli olmak ve internet arama becerilerinizi geliştirmeniz gerekiyor.
Bir başka model ise Türkiye’de yeni yeni gelişmeye başlayan kitle fonlama sistemleri. Ürününüzü, fikrinizi ya da projenizi internet mecrasında sergiliyorsunuz ve ürün ya da hizmet karşılığında projeniz için fon toplanmaya başlıyor. Belirlenen tarih aralığında ihtiyacınız olan fonu toplayabilirseniz, toplanan kaynak hesabınıza yatıyor. Bunun için de internette yatırımcıları ikna edecek bir proje hazırlamanız gerekiyor. Yani her halükarda riskinizi planlayabildiğiniz bir iş fikriyle yatırımcıların karşısına çıkıyorsunuz. Girişimcilik sistemi kendi kendini eğiten bir model ne de olsa.
Bunlar haricinde; KOSGEB, İŞKUR, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansı, Avrupa Birliği, TESKOMB, Kredi Garanti Fonu ve Ekonomi Bakanlığının girişimci teşvik ve destek programları kapsamında pek çok kaynak var. Dediğim gibi yeter ki isteyin ve kendinizi zorlayın.
Önemli olan hangi konuda iyi olduğumuzu bulup ortaya çıkarmak. Bir defa içimizdeki cevheri bulduğumuzda gerisi zincirleme devam edecektir. İnsan kendini değiştirdikçe hayat da değişir ve içimizdeki cevherin farkına vardıkça planlama, risk alma, aksiyona geçme ve kaynak bulma girişimcilik zinciri işlemeye başlar.
Yok birbirimizden farkımız, hepimiz aynı yoldayız. Hepimiz için de en zoru başlamaktır ama başlamak bitirmenin yarısı, hatta daha fazlasıdır.
http://guncelkadin.com.tr/gulcin_guloglu_girisimci_tesvikleri_planlanmis_risk-l-1-sayfa_id-676-y-720-id2-12835